Halk Sağlığı ve Şehirler: Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Mekânsal Dağılımı Üzerine Ampirik Bir Çalışma


Creative Commons License

Özüduru B. H., Gürel Z. A., Yiğiter A., Kutlu Aydın B. H., Sertok S.

21. ULUSAL BÖLGE BİLMİ VE BÖLGE PLANLAMA KONGRESİ, Ankara, Türkiye, 26 - 28 Mayıs 2022, ss.38-39

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.38-39
  • Gazi Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu bildiride Ankara anakent mahallelerindeki yerleşme içi ilişkiler halk sağlığı ve yapılı çevre özellikleri üzerinden ampirik olarak analiz edilmektedir. Bildirinin amacı, kaliteli, aktif ve halk sağlığını destekleyici, yaşanabilir çevrelere ulaşmak için gerekli olan kentsel planlama ve tasarım ilkelerini tartışmak ve bulaşıcı olmayan hastalıkların (BOH) Ankara mahallelerinde mekânsal dağılımını ampirik olarak analiz etmektir. Halk sağlığı açısından BOH'lar, kardiyovasküler hastalıklar, solunum yolu hastalıkları (kronik obstrüktif akciğer hastalığı), diyabet (Tip II) ve bazı kanser türleri (kolon, meme, trakea gibi) olmak üzere 4 ana gruba ayrılmaktadır. Ruh sağlığı sorunları da bu hastalıkların beşinci grubu olarak sınıflandırılabilir. DSÖ'nün çalışmalarına göre, 2021 yılında 41 milyon ölümden BOH'lar sorumludur; bu tüm ölümlerin %71'ini temsil etmekte; BOH kaynaklı bu ölümlerin oranının %77’si (yaklaşık 31.4 milyonu) gelişmekte olan ülkelerde görülmektedir8 . Bu hastalıkların ortaya çıkmasının başlıca nedenleri, tütün kullanımı, alkol kötüye kullanımı, sağlıksız beslenme, fiziksel hareketsizlik ve düşük hava kalitesidir. Sağlığın sosyal belirleyicilerinin yanı sıra yapılı çevrenin kalitesi de bu hastalıkların ortaya çıkmasında etkilidir. Bazı yapılı çevreler fiziksel aktiviteyi teşvik eder ve egzersiz, yürüyüş ve bisiklete binme için yeterli alan ve nitelikler sunarken, bazı ortamlar kişileri bu aktivitelerden alıkoymaktadır. Kentsel planlama ve tasarım açısından bu özellikler, geniş açık ve yeşil kamusal alanlar, karma arazi kullanımları, fiziksel hareketi destekleyen sokak düzenleri ve tasarımı ile ortak yaşama alanlarının sosyal etkileşime imkan veren şekilde planlanmasıyla katılımı destekler. Morfolojik olarak konut yoğunluğu, yapılı çevredeki doluluk/boşluk oranları, bina yükseklikleri ve binalar arasındaki mesafe, yürüyüş alanlarının özellikleri (kaldırım, yaya yollarının kalitesi, ağaç varlığı vb.) önemli özellikler olarak görülmektedir. Bu özellikler Ankara'nın merkezi yerleşim alanları için geçmiş ve güncel eğilimler ile kentsel kamu politikası genelinde incelenerek, eşit ve sağlıklı şehir planlaması ve tasarımı için bir çerçeve öne sürmekte kullanılabilir. Bu göstergelerin yanı sıra, bulaşıcı olmayan hastalıkların mekânsal dağılımını gözlemlemek, yapılı çevrelerin bu hastalıkların ortaya çıkmasında nasıl merkezi bir rol oynadığına dair bir çıkarım sağlanmasında kullanılabilir. Bu çalışmada, Ankara anakent mahallelerinde BOH’ların mekânsal dağılımı tematik haritalarla incelenerek, mahallelerdeki mekânsal bağımlılıklar ortaya konulmaya çalışılmış; farklı yerleşme içi yöntem ve modeller ile mekânsal örüntülerin boyutları açıklanmaya çalışılmıştır. İlk olarak, ilgili nüfus ve yaş gruplarına göre BOH oranları hesaplanmış, ardından mekânsal bir veri tabanı oluşturulmuş ve  Ankara merkez ilçelerindeki mahalleler arasındaki kümelenme seviyesi analiz edilmiştir. Daha sonra, bazı BOH endeksleri geliştirilmiş ve ortaya çıkma düzeyini değerlendirmek için karşılaştırmalı analizler yapılmıştır. Özellikle LISA (Mekânsal Otokorelasyonun Yerel Göstergeleri) haritaları ile yapılı çevre niteliklerinin BOH'ların ortaya çıkmasında rol oynayıp, oynamadığı; her bir BOH grubunun farklı yapılı çevre nitelikleri ve setleriyle ilişkilendirilebileceği bir model oluşturularak analiz edilmektedir. Örneğin, diyabet, sosyo-ekonomik koşullarla güçlü bir şekilde bağlantılı olabilir ve gelir durumunun mekânsal dağılımını takip edebilir, ancak kronik akciğer hastalıkları, endüstriyel bölge çalışanları ve konumlarıyla ilişkilendirilebilecek düşük hava kalitesi ve sağlıksız yaşam koşullarına bağlanabilir. Bu tür çıkarımlar, şehirlerdeki halk sağlığı koşullarını tanımlamak için çok önemli bir temel oluşturarak, gelecekteki arazi kullanım kararları ve kentsel büyüme eğilimlerinin analizi için önemli bir rol oynayabilir. Bu çalışma prensipte, Ankara'da sağlıklı şehir planlaması ve yaşam ortamlarının (yapılı çevre ve altyapı) tasarımı ilkelerini tartışarak halk sağlığı sorunlarını azaltmak için bir yöntem ortaya koymaktadır. Bu göstergeleri Ankara ili anakent mahalleleri üzerinden inceleyerek, kentlerin geçmiş/güncel mekânsal, sosyal, ekonomik, demografik özelliklerini ve kentsel gelişme ve halk sağlığı açısından erişilebilirlik düzeylerini ve kent sağlığının bileşenlerini belirlemek planlama ilkelerinin geliştirilmesinde özellikle yerel yönetimlerin önemli bir aracı olarak öne çıkmaktadır.